top of page
Yazarın fotoğrafıSustainable Lawyer

Emekçi Sınıfın Mücadelesi: 1 Mayıs ve Sürdürülebilirlik

Türkiye’de ve dünyada emekçi sınıfın mücadele ve başarılarını temsil eden 1 Mayıs'ın gelmesiyle birlikte, ESG’nin (Çevresel, Sosyal ve Yönetişim) sosyal boyutunun önemi bir kez daha gündeme geliyor. İşçi sendikaları ve işçilerin zorlu çalışma koşullarına karşı uzun süre devam eden protestolarının sonucunda anlam kazanan ve Amerika ve Kanada’da Eylül ayının ilk Pazartesi günü kutlanan 1 Mayıs, sembolik bir anlamın ötesinde, işçi haklarının korunması, çalışan refahının artırılması ve işgücü çeşitliliğinin teşviki gibi konuların önemini hatırlatıyor.

Özellikle pandemi sonrası süreçte birçok şirket, çalışanlarına daha sağlıklı bir iş ortamı sunma konusunda adımlar attı. İklim krizi ve yakın zamanda iş gücüne katılan Z kuşağının çalışma koşulları konusundaki görüşlerinin de etkisiyle şirketler, çevre, işgücü ve toplumsal anlamda olumsuz etkilerini azaltmak adına ESG politikalarına önem vermeye başladı. Ancak bu adımlar şirketler için karşılıksız bir durum olarak nitelendirilemez, zira yakın zamanda yapılan bir araştırmaya göre, tüketicilerin büyük kısmı marka adından daha çok sürdürülebilir uygulamalara önem veriyor. Başka bir araştırmaya göre, ESG standartlarını benimseyen şirketler, uzun vadede rakiplerini de geride bırakıyor.





ESG’nin sosyallik unsurunun şirketlerin sürdürülebilirlik hedeflerine katkı sağlaması için sosyal boyutun önemli olduğu inkar edilemez bir gerçektir. Hem işyerinde hem de sosyal anlamda eşitlik ve adaletin sağlanmasını öngören bu unsura göre, çalışanlara adil ücretler, güvenli çalışma koşulları ve kapsamlı sosyal yardımlar gibi konuları destekleyen şirketler, sorumlu ve kapsayıcı işveren olmakla kalmazlar, aynı zamanda sürdürülebilirlik açısından da önemli bir rol oynarlar.


Aynı zamanda işgücü çeşitliliği ve katılımının önemini de vurgulayan 1 Mayıs’ın, şirketlerin bu ilkeleri benimsemesini öngören ESG standartlarından ayrı düşünülmesi mümkün değildir. Şirketler, çeşitliliği teşvik etmek, fırsat eşitliğini sağlamak ve toplumsal cinsiyet eşitliğini desteklemek için çeşitli politika ve uygulamaları ESG stratejilerine dahil etmelidirler. Yatırımcılar, müşteriler ve hatta yasa koyucular için gittikçe daha fazla önem kazanan bu standartlar şirketler için yalnızca etik bir sorumluluk değil, aynı zamanda iş dünyasında uzun vadeli başarı için de kritik bir faktör olmaya başlamıştır. Amerika’da birçok eyalet, yönetim kurullarında kadınların bulunmasını öngören düzenlemeleri hayata geçirmiştir.


Daha kapsayıcı ve sürdürülebilir işyerleri için talebin arttığı bu dönemde şirketler ESG standartlarını kısa vadeli hedefleri arasına koymalıdır. Bunun için de şirketler, 1 Mayıs’ı yalnızca kutlamakla yetinmemeli, sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmak için sosyal sorumluluklarını yerine getirmeli ve işçi haklarını, çalışan refahını ve işgücü çeşitliliğini desteklemek için çaba göstermelidirler.



Daha fazlası için lütfen haber kaynaklarını ziyaret ediniz;



23 görüntüleme

Comments


Commenting has been turned off.

Top Stories

bottom of page