top of page
Yazarın fotoğrafıSustainable Lawyer

İklim Davaları

Oklahoma Mahkemesi’nin Anti-ESG Yasası Kararı, Alman Federal Tarım ve Gıda Dairesi Aleyhine Açılan Dava, Deniz Hukuku Mahkemesi Danışma Görüşü ve daha pek çok iklim davası ile ilgili gelişmelere ilişkin derlemedir.

Çalışma: db Waterman ('On Top Of the World')


Deniz Hukuku Mahkemesi Ülkelerin İklim Değişikliği ile Mücadele Yükümlülüklerine İlişkin Danışma Görüşü Yayınladı


21 Mayıs 2024 tarihinde, Uluslararası Deniz Hukuku Mahkemesi (“ITLOS”), Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesine (“UNCLOS”) taraf olan 169 ülkenin, sera gazı emisyonlarının deniz çevresini kirletmesini önlemek, azaltmak ve kontrol etmek ve deniz çevresini iklim değişikliğinden korumak ve muhafaza etmek için adımlar atma yükümlülüğüne sahip olduğunu tespit eden bir danışma görüşü verdi.


Oybirliğiyle kabul edilen görüş, yazılı ve sözlü yargılamalar ile sekiz ay süren müzakereler sonucunda ortaya çıktı. Görüş şu sonuca varıyor: “Sözleşmeye taraf devletler, insan kaynaklı sera gazı emisyonlarından kaynaklanan deniz kirliliğini önlemek, azaltmak ve kontrol etmek için gerekli tüm tedbirleri almak ve bu bağlamda politikalarını uyumlu hale getirmek için çaba sarf etmek konusunda özel yükümlülüklere sahiptir. Bu tür tedbirler, diğerlerinin yanı sıra, mevcut en iyi bilim ve [Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi] ve Paris Anlaşması gibi iklim değişikliği anlaşmalarında yer alan ilgili uluslararası kurallar ve standartlar, özellikle de sıcaklık artışının sanayi öncesi seviyelerin 1,5°C üzerinde sınırlandırılmasına yönelik küresel sıcaklık hedefi ve bu hedefe ulaşmak için emisyon yollarına ilişkin zaman çizelgesi dikkate alınarak objektif bir şekilde belirlenmelidir."


Danışma görüşü, Aralık 2022'de Pasifik ve Karayipleri kapsayan küçük ada devletlerinden oluşan ve “iklim değişikliği ile ilgili uluslararası hukuk kural ve ilkelerinin tanımlanmasını, uygulanmasını ve aşamalı olarak geliştirilmesini teşvik etme ve katkıda bulunma” yetkisine sahip hükümetler arası bir kuruluş olan Küçük Ada Devletleri İklim Değişikliği ve Uluslararası Hukuk Komisyonu tarafından iletilen bir talebe cevaben verildi.


Daha fazla bilgi sahibi olmak için danışma görüşüne buradan ulaşabilirsiniz.


 

Amerika Birleşik Devletleri Vadeli Emtia İşlemleri Komisyonu Komiseri Yeşil Aklama ile İlgili Soruşturmaları Açıkladı


20 Mayıs 2024 tarihinde Amerika Brileşik Devletleri Vadeli Emtia İşlemleri Komisyonu (“CFTC”), kurumun gönüllü karbon kredisi (“VCC”) piyasasındaki potansiyel dolandırıcılıkla ilgili soruşturmalar yürüttüğünü kamuoyuna duyurdu. Başkan Joe Biden'ın atadığı Komisyon Üyesi Christy Goldsmith Romero, VCC ile ilgili bir dizi uygulamanın, Haziran 2023'te “türevlerde ve ilgili spot piyasalarda çevresel dolandırıcılık ve suiistimalle mücadele etmek” için kurulan CFTC'nin Çevre Görev Gücü tarafından “aktif soruşturma” altında olduğunu söyledi.


Soruşturmaların ayrıntıları kamuya açık değil. Bununla birlikte, ajansın belirli finansal ürünlerin çevresel faydalarını yanlış beyan ederek “yeşil aklama” yapan veya yapılmasını kolaylaştırmaya yardımcı olan piyasa katılımcılarını hedef alması bekleniyor.


Daha fazla bilgi sahibi olmak için ilgili habere buradan,

Önerilen CFTC Kılavuzuna ilişkin basın açıklamasına buradan,

Önerilen CFTC Kılavuzuna ilişkin kamuoyu yorumlarına ise buradan ulaşabilirsiniz.


 

Oklahoma Mahkemesi BlackRock ve JPMorgan'ı Hedef Alan Anti-ESG Yasasının Yürürlüğünü Durdurdu


7 Mayıs 2024 tarihinde Oklahoma Bölge Mahkemesi, Oklahoma Enerji Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılması Yasası'nın (“EDEA”) uygulanmasını durduran geçici bir tedbir talebini kabul etti.


2022'de kabul edilen EDEA uyarınca, Oklahoma belediyeleri ve devlet kurumlarıyla iş yapan yüklenicilerin enerji şirketlerini “boykot” etmediklerine dair yazılı bir doğrulama sunmaları gerekiyor. EDEA ayrıca Oklahoma Saymanının, “olağan bir iş amacı olmaksızın, bir şirketin fosil yakıt temelli enerji girişimlerine katılımı nedeniyle o şirketle iş yapmayı reddetmesi, iş faaliyetlerini sonlandırması veya başka bir şekilde cezalandırma, ekonomik zarar verme veya ticari ilişkileri sınırlama amaçlı herhangi bir eylemde bulunması” temelinde enerji şirketlerini boykot ettiği düşünülen “kısıtlanmış şirketlerin” bir listesini tutmasını gerektiriyor.


EDEA'nın yürürlüğe girmesinden bu yana emeklilik fonları, EDEA'ya uymanın yüksek maliyetine dayanarak muafiyet talep etti. 21 Aralık 2023 tarihinde, Oklahoma'lı bir vergi mükellefi ve Oklahoma Kamu Çalışanları Emeklilik Sisteminin lehtarı olan 9,7 milyon dolarlık uyum maliyetiyle karşı karşıya olan bir kuruluş Oklahoma Haznedarına karşı dava açtı ve EDEA'nın Oklahoma Anayasasını ihlal ettiğini iddia ederek geçici bir yasaklama emri ve geçici bir ihtiyati tedbir talep etti.


7 Mayıs 2024 tarihinde mahkeme geçici tedbir talebini,

(i) EDEA'nın, emeklilik fonlarının münhasıran yardımlar, geri ödemeler, yatırım yönetimi ve idari

giderler (eyalet emeklilik sistemlerine özgü bir gereklilik) sağlamak amacıyla emanet olarak tutulması

şartını ihlal ettiği; ve

(ii) EDEA'nın anayasaya aykırı olarak belirsiz olduğu gerekçesiyle kabul etti.


Daha fazla bilgi sahibi olmak için karara buradan ulaşabilirsiniz.


 

Amerika Birleşik Devletleri Beşinci Daire Temyiz Mahkemesi, ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu'nun Vekaletname Kuralına Yönelik İtirazı Dayanak Eksikliği Nedeniyle Reddetti


10 Mayıs 2024 tarihinde Amerika Birleşik Devletleri Beşinci Daire Temyiz Mahkemesi, ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu'nun fonların ESG konularındaki oylarını açıklamalarını gerektiren Nihai Kuralı'na yönelik bir itirazı reddetti. Kural, fonların vekalet oylarını konularına göre kategorize etmelerini gerektiriyor ve bu kategorilerden dördü ESG ile ilgili.


İtiraz, İdari Usul Yasası uyarınca ileriye dönük yardım talep eden Teksas, Louisiana, Utah ve Batı Virginia başsavcıları tarafından yapıldı. Söz konusu talep, fonların Kural’a uyum maliyetlerini eyaletler de dahil olmak üzere tüm yatırımcılara yansıtacağı için zarara uğranacağını temel almakta olup Beşinci Daire bu iddianın esasına girmeyerek “fonların yatırımcılar için maliyetleri artırabileceğine dair kanıtların bir iddiayı desteklemek için fazla varsayımsal olduğunu” tespit etti ve davayı dayanaktan yoksun olduğu için reddetti.


Daha fazla bilgi sahibi olmak için karara buradan ulaşabilirsiniz.


 

İngiliz Yüksek Mahkemesi Hükümetin İklim Eylem Planının Hukuka Aykırı Olduğuna Karar Verdi


3 Mayıs 2024 tarihinde İngiliz Yüksek Mahkemesi, Birleşik Krallık hükümetinin Karbon Bütçesi Uygulama Planının (“CBDP”) hukuka aykırı olduğuna karar verdi. İklim Değişikliği Yasası 2008 uyarınca, Birleşik Krallık Dışişleri Bakanı'nın, Birleşik Krallık'ın 2050 yılına kadar net sıfıra ulaşma ve emisyonları 1990 seviyelerinin üçte ikisinden daha fazla azaltma şeklindeki karbon emisyonu azaltma hedeflerine ulaşmasını sağlayacak teklifleri ve politikaları hakkında Parlamentoya bir rapor sunması gerekiyor.


Mahkeme, CBDP'nin hukuka aykırı olduğuna karar verirken bunun mümkün olmayacağına dair kanıtlara rağmen, Dışişleri Bakanı'nın CBDP'de belirtilen emisyonların azaltılmasına yönelik her bir politika ve önerinin tam olarak yerine getirileceğini makul olmayan bir şekilde varsaydığına karar verdi.


Sonuç olarak Mahkeme, Dışişleri Bakanı'nın 12 ay içerisinde emisyonların azaltılmasına yönelik revize edilmiş bir planı Parlamento'ya sunmasına hükmetti.


Daha fazla bilgi sahibi olmak için karara buradan ulaşabilirsiniz.


 

Alman Kakao Şirketi Albrecht & Dill Trading, Türünün İlk Örneği Olan Bir Yasal İşlemle, AB Ormansızlaşma Yönetmeliği Konusunda Köln İdare Mahkemesi'nde Alman Federal Tarım ve Gıda Dairesi Aleyhine Dava Açtı


Albrecht & Dill'i temsil eden avukat Lothar Harings, Handelsblatt'a yaptığı açıklamada, AB Ormansızlaşma Yönetmeliği (“EUDR”) hükümlerinin belirsiz, külfetli ve uygulama sorunlarından muzdarip olduğunu iddia etti.


EUDR, yönetmeliğin kabul edilmesi için 4 yıllık bir sürecin ardından 29 Haziran 2023 tarihinde yürürlüğe girdi. Yönetmeliğin 30 Aralık 2024 (mikro ve küçük şirketler için 30 Haziran 2025) itibariyle uygulanması öngörülüyor. Ancak, bu tarihe aylar olmasına rağmen, EUDR bugün tedarik edilen ve üretilen ürünlere geriye dönük olarak uygulanacak olup bu nedenle söz konusu ürünlerin bu yılın 30 Aralık tarihinden sonra piyasaya sürülmesi durumunda zamanında uyum sağlanması gerekiyor.


Ormansızlaşma açısından düşük riskli olarak işaretlenen ülkeler, daha yüksek riskli ülkelere göre daha düşük düzeyde durum tespiti gerektiriyor. Durum tespit beyanlarının doğru bir şekilde hazırlanabilmesi için şirketler, ürünlerinin ve her bir bileşenin nereden tedarik edildiği hakkında ayrıntılı bilgiye ihtiyaç duyuyor. Durum tespit sistemi ayrıca, örneğin tedarik edilen ürünlerin miktarı, menşei, malların coğrafi konumu, tedarikçilerin, operatörlerin ve tüccarların iletişim bilgileri ve ürünlerin EUDR'ye uygun olarak tedarik edildiğini gösteren bilgiler de dahil olmak üzere bilgilerin raporlanmasını gerektiriyor.


Harings, bu idari gerekliliklerin şirketler için çok külfetli olduğunu savunuyor. Örneğin Albrecht & Dill, 40.000 kaynaktan coğrafi veri depolamak zorunda kalacak olup ayrıca, gerekli bazı verileri sağlayamadıkları için küçük çiftçilerin pazarın dışına itileceği düşünülüyor.


Daha fazla bilgi sahibi olmak için karara ilişkin habere buradan ulaşabilirsiniz.


 

Lahey'deki Mahkeme, Greenpeace Tarafından Açılan Bir Davada, Hollanda Hükümetinin Azot Birikimini Azaltma Çabalarını Hızlandırmak Zorunda Olmadığına Karar Verdi


Yargıç, hükümetin doğadaki nitrojen birikimini azaltma konusunda şimdiye kadar kaydettiği çok az ilerlemeyi eleştirmekle birlikte Hollanda hükümetinin azot birikimini azaltma çabalarını hızlandırmak zorunda olmadığına karar verdi.


Greenpeace bu davayı açarak mahkemeden Hollanda hükümetinin en geç 2040 yılına kadar nitrojen birikimini sıfıra indirecek bir eylem planı geliştirmesine karar verilmesini talep etti.


Eyalet Savcısı davanın Nisan ayındaki duruşmasında, azot emisyonlarının Greenpeace'in istediği kadar hızlı azaltılmasının toplum üzerinde “yıkıcı bir etki” yaratacağını savundu. Hükümetin emisyonları azaltma yolunda ilerlediğini, ancak doğanın nitrojene karşı umulandan daha hassas görünmesinin bir dezavantaj olduğunu söyledi.


Daha fazla bilgi sahibi olmak için karara ilişkin habere buradan ulaşabilirsiniz.


 

19 Eyaletin Cumhuriyetçi Başsavcıları ABD Yüksek Mahkemesi'nden, Demokratların Yönetimindeki Bazı Eyaletlerin Petrol Ve Gaz Endüstrisine Karşı Kendi Eyalet Mahkemelerinde İklim Değişikliği Davaları Açmalarını Engellemesini İstedi


Talep, düzinelerce eyalet ve yerel yönetimin fosil yakıt şirketlerinin ürünlerinin iklim değişikliğini tetikleme riskleri konusunda halkı kandırdığı iddiasıyla dava açtığı bir dönemde geldi. Davalarda şiddetli fırtınalar, orman yangınları ve deniz seviyesinin yükselmesi gibi nedenlerle milyarlarca dolar zarar oluştuğu iddia ediliyor.


Cumhuriyetçilerin açtığı dava özellikle Kaliforniya, Connecticut, Minnesota, New Jersey ve Rhode Island tarafından açılan davaları durdurmayı amaçlıyor, ancak diğer eyaletler, kabileler, ilçeler ve şehirler tarafından da davalar açılmış durumda.


GOP (Grand Old Party bir diğer adıyla Cumhuriyetçi Parti) avukatları sadece federal hükümetin eyaletler arası gaz emisyonlarını düzenleyebileceğini ve eyaletlerin kendi sınırlarının çok ötesine ulaşan küresel bir atmosfere kendi yasalarını uygulama yetkisi olmadığını iddia ediyor. Başvuruda ayrıca iklimle ilgili davaların, doğal gazdan üretilen elektrik de dahil olmak üzere diğer eyaletlerdeki enerji maliyetlerini artırabileceği iddia ediliyor.


Daha fazla bilgi sahibi olmak için karara ilişkin habere buradan ulaşabilirsiniz.


 

Berlin-Brandenburg Yüksek İdare Mahkemesi, Ülke Hükümetinin 2030 Emisyon Azaltma Hedefine Ulaşmak İçin İklim Politikası Planlarını İyileştirmesi Ve Her Sektör İçin Emisyon Sınırlarına Uyması Gerektiğine Karar Verdi


Berlin-Brandenburg Yüksek İdare Mahkemesi, hükümetin geçen yıl sonbaharda sunduğu 2023 iklim eylem programının yetersiz olduğunu belirtti. Süddeutsche Zeitung'da yer alan bir makaleye göre yargıç Ariane Holle, “Hükümet, iklim eylem programındaki tüm tedbirlerin iklim koruma hedeflerine ulaşmaya uygun olmasını (...) ve yıllık emisyon seviyelerine uymasını sağlamalıdır” dedi.


Hükümetin kendisi, programın tam olarak uygulanması halinde bile Almanya'nın hedeflerinde başarısız olacağını ve on yılın sonuna kadar planlanandan toplam 200 milyon ton daha fazla CO2 salacağını söyledi. Daha yeni araştırmalar artık durumun böyle olmayacağını söylese de, bunlar hala 2030 yılına kadar emisyonları 1990 seviyelerine kıyasla yüzde 65 oranında azaltma planlarına ilişkin hafif bir hedef ıskalamasını öngörüyor.


Daha fazla bilgi sahibi olmak için karara ilişkin habere buradan ulaşabilirsiniz.

14 görüntüleme

Comments


Commenting has been turned off.

Top Stories

bottom of page