Sürdürülebilir Ekosistem #136
Sürdürülebilirlik ekosistemine dair haftalık gelişmeleri sizin için derledik;
Kaliforniya Valisi Değiştirilmiş İklim İfşaatı Yasa Tasarısını İmzaladı
27 Eylül 2024 tarihinde Kaliforniya Valisi Gavin Newsom, geçen yılki İklimle İlgili Kurumsal Veri Sorumluluk Yasası (SB 253) ve İklimle İlgili Finansal Risk Yasası'nda (SB 261) önemli değişiklikler yapan Senato Tasarısı (“SB”) 219'u imzaladı. SB 219, Kaliforniya Hava Kaynakları Kurulu'na (“CARB”) uygulama yönetmeliklerini kabul etmesi için altı ay daha, yani 1 Temmuz 2025'e kadar süre vererek SB 253 ve SB 261 ile ilgili soruları açıklığa kavuşturuyor.
SB 253, Kaliforniya'da iş yapan ve geliri 1 milyar doların üzerinde olan şirketlerin Kapsam 1 ve Kapsam 2 emisyonlarını 2026'dan itibaren, Kapsam 3 emisyonlarını ise 2027'den itibaren yıllık olarak raporlamalarını gerektiriyor. SB 261, Kaliforniya'da iş yapan 500 milyon dolardan fazla geliri olan şirketlerin 1 Ocak 2026'dan itibaren iklimle ilgili finansal riskler ve bu riskleri ele almak için alınan önlemler hakkında rapor vermesini gerektiriyor.
SB 219, SB 253'teki hükümlerin çoğunu korurken, Kapsam 3'e ilişkin raporlamanın zamanlama sırasını, daha önce gerekli olduğu gibi Kapsam 1 ve 2 emisyonlarının açıklanmasından 180 gün sonra değil, CARB tarafından belirlenecek bir programda başlayacak şekilde değiştirmiştir. Ayrıca, CARB'nin artık ayrıntılı raporlama gerekliliklerini belirleyen uygulama yönetmeliklerini kabul etmek için 1 Temmuz 2025'e kadar süresi var.
Daha fazlasına buradan ulaşabilirsiniz.
Avrupa Komisyonu AB Ormansızlaşma Yönetmeliğinin Ertelenmesini Teklif Etti
2 Ekim 2024 tarihinde Avrupa Komisyonu, paydaşların uyum için hazırlanmalarına ek süre tanımak amacıyla AB Ormansızlaşma Yönetmeliği'nin uygulanmasının on iki ay ertelenmesini teklif etti.
Haziran 2023'te yürürlüğe giren Ormansızlaşma Yönetmeliği, AB pazarında kabul edilen ve ticareti yapılan belirli emtia ve ilgili ürünlerin ormansızlaşma, ormanların bozulması veya yerli halkların haklarının ihlaliyle bağlantılı olmadığından emin olmak için kapsamlı bir durum tespiti yapılmasını gerektiriyor. Bu mallar arasında soya, sığır, kakao, kahve, palmiye yağı, kauçuk ve kereste bulunmaktadır. Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Konseyi'nin onayını gerektiren Komisyon'un revize edilmiş zaman çizelgesine göre, Ormansızlaşma Yönetmeliği büyük şirketler için 30 Aralık 2025'te, mikro ve küçük işletmeler için 30 Haziran 2026'da yürürlüğe girecek (Ormansızlaşma Yönetmeliği'nin şu anda gerektirdiği gibi büyük şirketler için 30 Aralık 2024, mikro ve küçük işletmeler için 30 Aralık 2025 yerine).
Komisyon ayrıca etkilenen şirketler ve uygulama makamları için ek rehberlik belgeleri ve 40 yeni SSS yayınladı. Yeni kılavuz cezalar, izlenebilirlik yükümlülükleri ve ürün kapsamı hakkında daha fazla bilgi içeriyor.
Daha fazlasına buradan ulaşabilirsiniz.
Avrupa Komisyonu İhlal Kararları Paketini Kabul Etti
26 Eylül 2024 tarihinde Avrupa Komisyonu, üye devletlerin belirli AB direktiflerini ulusal hukuka aktarmadaki başarısızlıkları nedeniyle bir ihlal kararları paketi kabul ettiğini duyurdu.
Özellikle, aralarında Almanya, İspanya, Hollanda ve Avusturya'nın da bulunduğu 17 üye devlet, büyük şirketler için zorunlu sürdürülebilirlik raporlaması gerektiren Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlaması Direktifi'ni (“CSRD”) iç hukuka aktaran ulusal tedbirleri Komisyon'a bildirmedikleri için resmi bir bildirim aldı. CSRD'nin ulusal hukuka aktarılması için son tarih 6 Temmuz 2024 idi.
Ayrıca, 26 üye ülkeye, AB'nin yenilenebilir enerji hedeflerini belirleyen ve yenilenebilir enerji projeleri için izin prosedürlerini basitleştiren revize edilmiş Yenilenebilir Enerji Direktifi hükümlerini tam olarak iç hukuka aktarmadıkları için resmi bir bildirimde bulunuldu. Danimarka, bu Direktifin iç hukuka aktarılması için belirlenen 1 Temmuz 2024 tarihine tam olarak uyan tek üye devlet.
Şimdi her üye devletin yanıt vermek ve bu direktifleri iç hukuka aktarımını tamamlamak için iki ayı var; aksi takdirde Komisyon gerekçeli bir görüş yayınlamaya karar verebilir. AB ihlal prosedürleri kapsamında gerekçeli görüş, konuyu mali cezalar uygulayabilecek olan Avrupa Birliği Adalet Divanı'na götürmenin öncül adımı olarak karşımıza çıkıyor.
Daha fazlasına buradan ulaşabilirsiniz.
Saskatchewan King's Bench Mahkemesi, Sask Hükümetinin İklim Eylemsizliği Davasının Düşürülmesi Talebine İlişkin Kararını Erteledi
Climate Justice Saskatoon ve yaşları 15 ila 80 arasında değişen yedi Saskatchewan sakini, Mart 2023'te Saskatchewan hükümeti, SaskPower ve Crown Investments Corporation of Saskatchewan aleyhine bir dava açtı.
Grup, hükümetin gaz yakıtlı elektrik üretimini genişletmesinin, yaşam, özgürlük ve güvenlik hakkını garanti altına alan Haklar ve Özgürlükler Şartı'nın 7. Bölümünü ihlal ettiğini iddia ediyor.
Saskatchewan hükümeti, mahkemenin eyaletin yeni gaz yakıtlı elektrik santralleri inşa etme kararı hakkında karar verme yetkisine sahip olmadığını savunarak davanın düşürülmesi için başvuruda bulundu.
Her iki taraf da Cuma günü Regina'daki bir mahkemede davanın düşürülmesi için yapılan başvuruya ilişkin görüşlerini açıkladı.
Daha fazlasına buradan ulaşabilirsiniz.
Hollanda Reklam Kurulu Yeşil Aklama Şikayetinde MSC Cruise Aleyhine Karar Verdi
Hollanda Reklam Kurulu, yeşil aklama şikyeti üzerine bir kruvaziyer operatörüne karşı alınan kararlardan birinde, MSC Cruise'un “2050 yılına kadar net sıfır” hedefini de içeren sürdürülebilirlik iddialarının standartları karşılamadığını tespit etti.
Dünyanın en büyük kruvaziyer operatörleri arasında yer alan özel bir İsviçre-İtalya firması olan MSC, verdiği yanıtta kararın bazı bölümlerini memnuniyetle karşıladığını ve “tavsiye edilen değişikliklerin çoğunu zaten uyguladığını” söyledi.
Şikayette bulunan Fossil Free Netherlands'ın öncü olduğu çevreci gruplar, firma tarafından kullanılan “#SavetheSea” ve “geleceğe sorumlu bir şekilde yelken açmak” gibi slogan ve reklamların, turistlerin fosil yakıtlarla çalışan ve küresel ısınmaya katkıda bulunan bir hizmeti kullanmalarını mantıklı hale getirmeye yardımcı olduğunu söylüyor.
Kararın büyük bir kısmı MSC'nin bazı gemilerinde Sıvılaştırılmış Doğal Gaz (LNG) kullandığını duyurmasına odaklandı. Şirket, LNG'nin ağır fuel oil veya deniz dizeli gibi alternatiflere göre daha az karbondioksit yaydığını söylüyor.
Kurul, bunun doğru olabileceğini kabul etmekle birlikte, MSC'nin LNG'nin daha geniş çevresel etkilerini dikkate almadığını ve LNG'yi “en temiz” yakıtlardan biri olarak lanse etmenin yanlış olduğunu söyledi.
SRC, “Böylesine kesin bir dille ifade edilen bir iddia fosil yakıtlarla uyuşmuyor,” dedi.
Şirket, “Fosil LNG'nin bir geçiş yakıtı ve yenilenebilir yakıtlar olarak kullanılmasını içeren (çevre) stratejimize sıkı sıkıya bağlı kalmaya devam ediyoruz” dedi.
SRC, şirketin 2050 yılında ya da “çok da uzak olmayan bir gelecekte” sıfır emisyon hedefinin çok spekülatif olduğunu ve makul bir şekilde ulaşılmasının beklenemeyeceğini söyledi.
Daha fazlasına buradan ulaşabilirsiniz.
Greenpeace Fonterra'ya Palmiye Çekirdeği ile Tüketicileri Yanılttığı için Dava Açtı
Greenpeace Aotearoa, Fonterra süt ineklerinin beslenmesinin %20'sine kadarının Güneydoğu Asya'daki yağmur ormanlarının yok edilmesiyle bağlantılı ithal palmiye çekirdeği olabileceği halde, Anchor tereyağının '%100 Yeni Zelanda otuyla beslendiğini' iddia ederek müşterileri yanılttığı gerekçesiyle Fonterra'ya dava açıyor.
Greenpeace sözcüsü Sinéad Deighton-O'Flynn konu hakkında şu yönde açıklamalarda bulundu: “Fonterra'dan bir başka bariz yeşil yıkama örneğinde, müşterileri satın aldıkları Anchor tereyağının %100 Yeni Zelanda otuyla beslendiğine ikna etmeye çalışıyorlar, oysa bu gerçeklerden çok uzak.”
Deighton-O'Flynn, “Fonterra, muhtemelen kendilerini daha çevre dostu ve sürdürülebilir göstermek için bu markalama yoluyla müşterilerini yanıltıyor” diyor.
“Fonterra'nın %100 otla beslendiğini iddia ederek palmiye çekirdeğine ve 'yoğun kış otlatması' için kullanılan ve ineklerin göğüslerine kadar çamur ve dışkı içinde debelendiği diğer yem bitkilerine olan bağımlılığını önemsiz göstermeye çalıştığına şüphe yok.”
“Palm çekirdeği, yağmur ormanlarının tahrip edilmesi, insan hakları ihlalleri, yasadışı faaliyetler ve nadir yaban hayatının yok olmasına neden olmasıyla bilinen palm yağı endüstrisinin bir ürünüdür. Müşterilerin süpermarketten aldıkları 'otla beslenen' tereyağının aslında Güneydoğu Asya'daki orangutan yaşam alanlarının yok edilmesiyle bağlantılı olabileceğini öğrendiklerinde şok olacaklarını düşünüyoruz.”
Yeni Zelanda dünyanın en büyük palmiye çekirdeği ithalatçısıdır ve süt endüstrisi her yıl yaklaşık 2 milyon ton palmiye çekirdeği ithal ediyor. Bu ithalatın büyük bir kısmı, Fonterra'ya ait Farm Source mağazalarına özel olarak palmiye çekirdeği satan AgriFeeds şirketi tarafından gerçekleştiriliyor.
Daha fazlasına buradan ulaşabilirsiniz.
Tüpraş Ventures, Yeşil Hidrojene Odaklanan Verdagy ve Ionomr Girişimlerine Yatırım Yaptı
Verdagy, yüksek verimli elektrolizör teknolojileri geliştiren bir girişim ve bu teknoloji, suyu ayrıştırarak karbon salınımı yapmadan hidrojen üretiyor. Tüpraş Ventures'ın bir diğer yeni yatırımı olan Ionomr ise hidrojen üretiminde kullanılan yenilikçi membranlar geliştiriyor. Bu membranlar, hidrojenin daha verimli bir şekilde üretilmesine yardımcı oluyor.
Tüpraş Genel Müdür Yardımcısı Levent Zagra, bu yatırımların, karbon emisyonunu azaltmayı hedefleyen stratejik dönüşüm planlarının bir parçası olduğunu söyledi.
Daha fazlasına buradan ulaşabilirsiniz.
Rönesans Holding, Sektöründeki Sürdürülebilir Finansman Çerçevesi Kapsamında İlk Eurobond İhracını Gerçekleştirdi
Holdingden yapılan açıklamaya göre, Uluslararası Finans Kurumu (IFC) , Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) ve Alman Kalkınma ve Finans Kurumu (DEG) olmak üzere, özellikle uluslararası finansal kuruluşların katılımıyla gerçekleşen ihraç neticesinde Rönesans Holding, 5 yıl vadeli 350 milyon dolar tutarında finansman yaratmış oldu.
3 Ekim'de tamamlanan, 5 yıl vadeli bu sürdürülebilir eurobond ihracı geniş bir uluslararası yatırımcı portföyü tarafından büyük ilgi gördü ve ihraç miktarının neredeyse iki katı talep toplandı. Bu finansmanla, Holding yeşil ve sosyal proje yatırımı yapmayı planlıyor.
Açıklamada görüşlerine yer verilen Rönesans Holding Yönetim Kurulu Başkanı İpek Ilıcak Kayaalp, Rönesans Holding'in uluslararası ortaklıklar ve uluslararası kaynaklardan finansman yaratma konusunda güçlü bir kabiliyete sahip olduğunu belirtti.
Daha fazlasına buradan ulaşabilirsiniz.
Garanti BBVA ve İhracatı Geliştirme Anonim Şirketi (İGE), İhracat Yapan İşletmelere Sahip Kadın Girişimcilere Yönelik Teminat Destekli Kredi İmkanı Sunacak
Garanti BBVA ve İhracatı Geliştirme Anonim Şirketi (İGE) bir iş birliğine imza attı. İhracat yapan işletmelere sahip kadın girişimcileri hedef alan iş birliği kapsamında İGE teminatlı kredi fırsatı verilecek. Teminat destekli kredi kapsamında toplam 250 milyon TL’lik kefalet desteği verilecek. Garanti BBVA şubeleri aracılığıyla ve 24 aya varan vadelerle kullandırılacak ticari kredinin başvuruları 31 Aralık 2024’e kadar yapılabilecek. Başvurular Garanti BBVA şubeleri üzerinden gerçekleştirilecek.
Daha fazlasına buradan ulaşabilirsiniz.
Vakıfbank, 500 Milyon Dolarlık Eurobond İhracını Tamamladı
Vakıfbank yeni bir sürdürülebilir eurobond ihracı gerçekleştirdi.
Bankadan yapılan açıklamada 500 milyon dolarlık 5,25 yıl vadeli tahvilin ihracında üç kata yakın talep geldiği belirtildi.
Açıklamada işlemin getirisinin yüzde 6,95, kupon oranının ise yüzde 6,875 olduğu belirtildi. İşlem ilk getiri beklentisine göre 30 baz puanlık iyileşmeyle gerçekleştirildi.
Vakıfbank Genel Müdürü Abdi Serdar Üstünsalih, bu son işlemle birlikte sürdürülebilir eurobond ihraç büyüklüklerinin 2,5 milyar dolar seviyesine yükseldiğini söyledi. Üstünsalih, bu işlemin son bir yıllık süreçte banka tarafından gerçekleşen dördüncü eurobond işlemi olduğunu belirtti.
Daha fazlasına buradan ulaşabilirsiniz.
Yuvam Dünya ve Fast Company iş birliği ile her yıl özel sektörü iklim krizi, sürdürülebilirlik döngüsel ekonomi konularında bilinçlendirmek, iklim krizi sonucunda ortaya çıkan ekonomik fırsatları konuşmak amacı ile gerçekleştirilen İklim Krizi ve Sürdürülebilirlik Zirvesi 9 Ekim 2024 tarihinde gerçekleştirildi.
Daha fazlasına buradan ulaşabilirsiniz.
Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği / Turkish Capital Markets Association tarafından 7-8 Ekim 2024 tarihinde organize dilen 8. Dünya Yatırımcı Haftası program akışında "Sürdürülebilirlik Raporlamasının Uzmanına Sor" paneline yer verildi.
Daha fazlasına buradan ulaşabilirsiniz.
IMF'nin Küresel Finansal İstikrar Raporu'nun analitik bölümlerinin lansmanına 15 Ekim'de, raporun tamamına ise 22 Ekim'de ulaşabilirsiniz. Rapor, küresel finansal sistem ve piyasalara ilişkin bir değerlendirme sunmakta ve gelişmekte olan piyasa finansmanını küresel bağlamda ele almaktadır. Mevcut piyasa koşullarına odaklanmakta, finansal istikrar ve yükselen piyasa borçlularının sürdürülebilir piyasa erişimi için risk oluşturabilecek sistemik sorunları vurgulamaktadır. Rapor, IMF'nin Dünya Ekonomik Görünümü tarafından vurgulanan ekonomik dengesizliklerin finansal sonuçlarını ortaya koymaktadır. Rapor, uluslararası finansal istikrarla ilgili yapısal veya sistemik konulara ilişkin analitik bölümler veya makaleler içermektedir.
Rapora buradan ulaşabilirsiniz.
Zorlu Holding, “Akıllı Hayat 2030” stratejisi kapsamında yenilenebilir iş modelleri ve insan merkezli ekosistemlere ilişkin gelişmelerin yer aldığı 2023 Sürdürülebilirlik Raporu'nu yayınladı.
Rapora buradan ulaşabilirsiniz.
Enerjisa, 2023 Sürdürülebilirlik Raporu'nu yayınladı.
Rapora buradan ulaşabilirsiniz.
Düşük Gelirli Ülkeler için Borç Sürdürülebilirliği Analizlerine İklim Değişikliğinin Entegre Edilmesi
Gelişmekte olan ülkelerin sürdürülebilir kalkınmayı sağlamak ve iklim değişikliğini ele almak üzere ekonomilerini dönüştürmek için büyük yatırımlar yapmaları gerekmektedir, ancak temiz enerjiye geçiş, adaptasyon ve dayanıklılığı arttırma, kayıp ve hasarı ele alma ve doğayı restore etme konularında geride kalmaktadırlar.
Bu politika hedeflerine ulaşmak için, Uluslararası Para Fonu (IMF) tarafından yürütülen borç sürdürülebilirlik analizleri (DSA'lar), iklimle ilgili şokların artan sıklığı ve şiddeti, iklim değişikliğinin makro-kritik doğası ve iklime dirençli büyüme yollarını takip etmek için gereken yapısal dönüşüm göz önüne alındığında kritik öneme sahip olacaktır.
DSA iki ana işleve hizmet etmektedir. İlk olarak, DSA ülkenin karşı karşıya olduğu borç sürdürülebilirliği risklerinin bir değerlendirmesini sağlar. Sürdürülebilir bir borç yüküne bağlı olarak ilave borçlanma için mevcut “mali alanı” ölçer. İkinci olarak, DSA, ülkeler borç tedavisi uyguladığında borç yeniden yapılandırma ihtiyaçlarının belirlenmesine yardımcı olur.
İklim, Kalkınma ve IMF Görev Gücü tarafından hazırlanan yeni bir politika özeti, büyümeyi desteklemek ve yatırımları mali açıdan sağlam ve finansal açıdan istikrarlı bir şekilde harekete geçirmek amacıyla, Düşük Gelirli Ülkeler için IMF/Dünya Bankası Borç Sürdürülebilirliği Çerçevesini (LIC DSF), LIC'lerde iklimle ilgili yatırım kararlarına rehberlik edecek şekilde iyileştirmek için uygulanabilir bilgiler sunmaktadır. Bu görüşler, iklim riskinin DSA'nın iklim ekonomisi ve finans alanındaki en son gelişmelerle uyumlu modelleme çerçevesine entegre edilmesini desteklemektedir. Bu politika özetinde yer alan bulgular, Görev Gücü'nün ev sahipliğinde Ocak 2024'te düzenlenen LIC DSF çalıştayında yapılan tartışmalardan elde edilmiştir.
Temel politika önerileri:
IMF ve Dünya Bankası, metodolojisini dört alanda geliştirerek iklim risklerini LIC DSF'ye entegre etmelidir.
Veri: Coğrafi konum ve üretim faaliyeti (fiziksel iklim riskleri için) ve enerji teknolojileri gibi sera gazı emisyonlarını tamamlayıcı veriler (geçiş riskleri için) dahil olmak üzere iklim riskleri için toplanan verilerin ayrıntı düzeyinin iyileştirilmesi gerekmektedir. Veri sorunu, düşük gelirli ülkelerdeki iklim finansmanı akışları alanında ciddi boyuttadır ve bu da bu akışların makro-kritik yönünü vurgulamaya çalışan herhangi bir analizin ve sonuçta elde edilen kanıtların güvenilirliğini sınırlamaktadır.
Olasılıklar: LIC DSF metodolojisi en yeni nesil iklim riski senaryolarını kullanmalı, iklim yatırımları için gereken hibe ve imtiyazlı finansman paketlerini belirlemeli, mali ve finansal riskleri dikkate alarak özel finansman seferberliğine ilişkin gerçekçilik getirmeli ve IMF ve Dünya Bankası senaryoları ülke özelliklerine göre uyarlayarak senaryo geliştirmeye aktif olarak katkıda bulunmalıdır. Senaryolar ayrıca geçiş riskleri ve sınır ötesi yayılma riskleri de dahil olmak üzere iklim risklerinden ve diğer şoklardan kaynaklanan bileşik kayıpları ve erken harekete geçmenin faydalarını da dikkate almalıdır. İklim hasarlarının ülkelerin kredi itibarını ve faiz oranlarını nasıl etkilediği de çok önemli bir husustur.
Makro-finansal model: IMF ve Dünya Bankası mevcut makroekonomik modelleri, doğrusal olmama, derin belirsizlik ve içsellik, şokların mali harcamalar dahil değişkenler üzerindeki kalıcı etkisi ve şokları artıran geri besleme etkileri gibi iklim risklerinin analitik açıdan önemli özelliklerini tasvir eden modellerle tamamlamalıdır.
Bir risk yönetimi yaklaşımı: İklim risklerinin mali ve finansal etkilerinin değerlendirilmesinde böyle bir yaklaşım benimsenmelidir.
IMF ve Dünya Bankası, düşük gelirli ülkeler için yatırıma dayalı büyüme yolunun önemini yansıtacak şekilde LIC DSF'yi revize etmelidir.
IMF ve Dünya Bankası kapasite ve ortaklıklar oluşturmak için iş birliği yapmalıdır.
DSA'lar, düşük gelirli ülkeler için kalkınma ve istikrar yollarını bilgilendirmek için güçlü araçlardır ve Paris Anlaşması uyarınca iklim azaltma ve uyum yatırımları ile karakterize edilmelidir. LIC DSF'nin metodolojik yaklaşımının güçlendirilmesi, büyüme tahminlerinin daha gerçekçi olmasını sağlayacak ve iklim esnekliği ve sürdürülebilir kalkınma inşa etmenin yatırım zorunluluklarını ortaya koyacaktır.
Orijinal metine buradan ulaşabilirsiniz.
Commentaires